Bu, David Vann'ın şimdiye kadar okuduğum üçüncü kitabı: Pislik ve Keçi Dağı'nı burada yorumlarım zaten. Şimdi okumadığım bir tek Caribou Adası kaldı. Caribou Adası nasıldır, okumadan bilemeyeceğim tabii ama şimdi Bir İntihar Efsanesi'ni de okumuş olarak bu adamın her seferinde "yok, bu sefer şaşırmam" dememe rağmen beni şoktan şokta koşturmaya devam ettiğini söyleyebilirim...
Pislik yorumumda da Vann'ın oldukça tuhaf, acı ve aklıma gelmeyen daha bir çok sıfat ile tarif edilebilecek bir hayatı olduğunu belirtmiştim: üvey annesinin annesi, önce kocasını sonra kendisini vuruyor; Vann'ın babası da yine kendini vuruyor... Anneannesinin intihar notları Vann'a kalıyor... Bir İntihar Efsanesi'nin sonundaki teşekkür yazısında Vann, "Son olarak aileme teşekkür ederim, çünkü babamın intiharı konusu son derece rahatsız edici bir konuydu ve bu öyküler özel hayatımızı ilgilendiriyor. Öyküler kurgu olmakla birlikte, gerçek olan birçok şeye de dayanıyor. Üvey annem, Nettie Rose, yıllar boyunca bir sürü şeyi benimle konuşarak, benden desteğini hiç esirgemedi. Hayatında başka ölümler de yaşamış olan bu kadın cesaretiyle beni etkilemiştir."
Eğer hayat hikayesini az buçuk bilerek başlarsanız kitaba, siz de bir düşünüyorsunuz okurken, "acaba gerçekleri mi yazdı be?" diye. Onunda bu yazıyı görünce de insan ne kadarının gerçek, ne kadarının kurgu olduğunu düşünürken buluyor kendini. Sanki kurgu olduğunu umduğum kısımlar gerçek, gerçek olabileceğine inandığım kısımlar ise kurguymuş gibi geliyor bana nedense... Bunda önceden iki kitabını okumuş olmamın da etkili olduğunu düşünüyorum: Vann, insanın içinde var olduğunun farkına bile varamadığı ve belki de hiç varamayacağı öyle karanlık, öyle ürkütücü köşeleri deşiyor ki kaleme aldığı çoğu olayı sözcüklere dökebilmek için ucundan, kenarında da olsa hissetmiş olmak lazım.
Sizler için de şok efektini bozmak istemediğimden öykülerin konusuna çok da fazla girmek istemiyorum. Ama zaten başlıktan da anlaşılacağı gibi kitabın merkezinde intihar var. Okumaya değer yanı ise insanların bu harekete nasıl sürüklendiği... Bir İntihar Efsanesi sayesinde bir kez daha anladım ki sadece kendini düşünen, kendisi yalnız kalmasın diye başkalarını zorla, akıl oyunlarıyla peşinden sürükleyen, sürekli depresif olup bu negatif enerjiyi durmaksızın etrafındakilere saçan, dünyadaki minik güzelliklerle mutlu olmayı bilemeyen insanlara hiç ama hiç tahammülüm yok!
Jim tekrar Roy'un yanına oturup onu seyretti. Hâlâ aynıydı, tamamen aynı. Biraz öteye fırlayan 44'lük Magnum'u eline aldı. Namluyu kendi kafasına dayadı, fakat indirip manyak gibi gülmeye başladı. Kendini öldüremiyorsun bile, dedi kendi kendine yüksek sesle. Sadece kendini öldürme oyunu oynuyorsun. Önündeki elli yıl boyunca ayık kalıp her dakika bunu düşüneceksin. Senin payına düşen bu.
Hayatta herkesin payına düşen acı vardır. Ölüm başı çeker. Hele insanın yaşamına farklı bir yoldan girdiyse... İntihar eden babaya duyulan özlem, sadece öfke duygusuyla bastırılabilir. Ne hesap sorulabilir ona, ne de anlamaya çalışılır. Ama gün gelir, yazar, alıp kalemi eline bedel ödetir bırakıp gidene; altından kalkamayacağı bir acı yükleyerek...
Bir İntihar Efsanesi, Caribou Adası'yla tanıdığımız Amerikan edebiyatının genç yıldızı David Vann'ı dünya çapında üne kavuşturan kitap. Gerçekle kurmacanın çok ince bir çizgiyle ayrıldığı, insanı, farkına varmadan ya da varmak istemeden alıp götüren öyküler...
Buradan satın alın; David Vann - Bir İntihar Efsanesi
Bu kitapla ne içilir: Xanax
Bu kitapla ne dinlenir: R.E.M - Everybody Hurts
0 comments:
Post a Comment