Kent, yine yeni yeniden gerçekle kurguyu başarılı bir şekilde birbirinin içine yedirmiş. Oniki, biraz da bu yeni dünyayı, karakterleri okura iyice tanıtma kaygısıyla olsa gerek, yer yer aşırı yavaştı. Aynısını haliyle On Üç Yıl Sonra’dan da bekledim ama öyle birşey olmadı! Oniki’de tanıştığımız (sevmek, sevmemek olayını hiç karıştırmıyorum bile) Aleksei, On Üç Yıl Sonra daha yaşlı haliyle ancak yine iş karıştırma peşinde: Aleksandr’ı tahtından etmek isteyenlerin arasına karışmış bu sefer de…
Tarih ve gerilimin (ki ben aşırı gerilirim, onu da söyleyeyim) karışımı zaten heyecan verici, ancak On Üç Yıl Sonra’da Jasper Kent’in her şeyi tam kıvamında tutması ve saçmalamaması. Parlayan vampirler yok, örneğin; Kent’in vampirleri tam olması gerektiği gibi sokakta denk gelseniz, “ahan da öldüm” diyeceğiniz türden. Diğer yandan, aradan o kadar zaman geçtiğini Aleksei karakterine de çok iyi yansıtmış mesela; Opriçniklerin garezine uğramış, insanın aklının almayacağı durumlar atlatmış bir adam olarak daha soğukkanlı fakat bir yandan da çocukları ile ilişkisinde ise pamuk gibi bir insan. Bu iki farklı uç aynı insanda bir araya gelince, hele ki Kent gibi bir yazarın elinde, çok tuhaf şeyler olabiliyor gerçekten…
Vampirleri yine vampir yaptığın ve kayıtlarımıza biraz daha tarih bilgisi kattığın için sağol, Kent.
Tanıtım Yazısı:
Yıl 1825. Rusya on yıldır barış içinde, Bonaparte çoktan ölmüş, istila tehlikesi kalkmış. Albay Aleksey İvanoviç hâlâ Çar I. Aleksandr'ı korumakla görevli ama korkacak bir şey yok. Fransızlar yenilmiş, Aleksey'in bir zamanlar önce omuz omuza, sonra karşı karşıya savaştığı o on iki canavar yaratık yok.
Ne var ki Çar hiçbir zaman huzura erişemeyeceğini biliyor. Ordusunun içindeki ayaklanma hazırlıklarından haberi var; ama gerçek korkusu çok daha korkunç bir şeyden, kendisinin, ailesinin ve ülkesinin üzerine çöken bir lanetten kaynaklanıyor.
Aleksandr, çok eskiden verilmiş bir sözü unutamıyor: kanla mühürlenmiş ve yüz yıl önce yerine getirilmemiş bir söz. Şimdi Romanov hıyanetinin kurbanı, kendisine ait olan şeyi istemek için geri döndü. Bunu öğrenmek Aleksandr'ın kanını donduruyor. Aleksey'e gelince, bir zamanlar değer verdiği, sevdiği her şeyi tehdit etmiş olan kötülük on üç yıl sonra sanki geri gelmiş gibi.
Gerçek olaylarla fantezinin, dehşetle aşkın birlikte örüldüğü başdöndürücü bir tempo...
"Tarihî roman ile kara fanteziyi inanılmaz bir tempoda bütünleştiren bir roman."
The Times
"Tolstoy'un ya da Pasternak'ın soyundan bir yazarın biraz da Dracula'nın yaratıcısı Stoker'la akrabalığından kaynaklanan müthiş bir fantezi."
Buradan satın alın; On Üç Yıl Sonra - Jasper Kent
Bu kitapla ne içilir: KAN! (şaka şaka; kırmızı şarap da kurtarır)
Bu kitapla ne dinlenir: Muse - Time Is Running Out
0 comments:
Post a Comment