Şöyle söyleyeyim, Alice Munro'dan çok iyi Güzin Abla olurmuş. Ancak arada çok önemli bir fark var tabii... Alice Munro, derdinize direkt bir çözüm sunmaya çalışmak yerine benim şahsen daha iyi olduğunu düşündüğüm bir şey yapıyor. Kadınlar, erkekler, ilişkiler hakkındaki bilgisini "bakın, bu durumda olan insanların hikayesini dinleyin" diyerek gözlerinizin önüne seriyor. Alice Munro'nun hikayelerinde herkesin kendinden bir parça bulacağına yüzde yüz eminim. "Benim böyle bir durumum" yok deseniz bile "evet bunu hissettim, biliyorum!" diyeceksiniz.
Alice Munro'nun çok başarılı bir şekilde gözlemlediği bir şey de kadınların kendilerini sıkça içerisinde buldukları ikilemler. Özellikle bugün benim yaşlarımda olan kadınların, annelerimizin ve anneannelerimizin... Evlenmek için tutuşan ama aynı zamanda özgürlüğünden ödün vermek istemeyen, ailesine bakmak zorunda olan ama ara sıra başını alıp, çekip gidebilmek isteyen; işinde yükselirken bir yandan da aile kurmaya odaklanmaya çalışan kadınlar Munro'nun hikayelerinde... Bunlara ek olarak genç olmaya, yaşlanmaya, sevmeye, sevilmeye, değişikliğe, rutine karşı hayattaki duruşumuza da bir ayna tutuyor Munro.
Tanıtım Yazısı:
Çağdaş bir Çehov olarak tanımlanan Alice Munro, bu kitabındaki soluksuz okunan dokuz öyküsüyle de gerçekten günümüzün en usta öykü yazarlarından biri olduğunu kanıtlıyor.
Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik, adını kâğıt tuzluk falına benzeyen bir oyundan alıyor. Bu oyunu oynayanlar, beğendikleri kişiyle gelecekteki ilişkilerini bu sözcükleri sayarak tahmin ediyorlar. Film uyarlaması 2013 Toronto Film Festivali'nde ilk kez izleyiciyle buluşan öyküdeki kişilerin yazgısı da bir bakıma benzer bir oyunla belirleniyor.
Bu öykülerdeki kadınlar kendilerini hep iki kutup arasında, hep bir ikilem içinde buluyorlar; evcillik ile bağımsızlık, aile bağları ile özgürlük, beraberlik içinde yürütülen bir ilişki ile yabancılaşmış bir yalnızlık arasında gidip gelen kadınların bazen hüzünlü bazen mizah yüklü yaşam kesitleri sürükleyici bir dille aktarılıyor.
Kitaptaki son öykü "Ayı, Dağı Aştı Geldi" yine bir halk şarkısına gönderme yapıyor. Şarkıda dağın öte tarafında ne olduğunu merak eden ayı, iki taraf arasında aslında hiç fark olmadığını görür. Öyküde de yaşamın bir evresinden bambaşka bir evresine geçen kişinin aslında birbirinden farksız ortamlarda olduğunu görüyoruz. Ondan Uzakta adıyla beyaz perdeye de aktarılmış olan öykü, müthiş bir duygu yükünü buruk gülümsemelere dönüştürüyor.
Buradan satın alın; Alice Munro - Nefret, Arkadaşlık, Flört, Aşk, Evlilik
Bu kitapla ne içilir: Çaydan tekila shot'lara uzayabilecek bir skalası var yeminle.
Bu kitapla ne dinlenir: Lorene Scarafia - We Can't Be Friends
0 comments:
Post a Comment