Tırmık'a Tırmık, Aydın Engin'in okuduğum üçüncü ve ne yazık ki son kitabı oldu. Kitabı okurken sürekli, keşke daha çok kitap yazsaydı diye düşünürken buldum kendimi. Eh ne yapalım, ne yazık ki onu keşfetmenin ve okumuş olmanın mutluluğuna eriştim. Bu kitapta, AydınEngin okumanın mutluluğunu yaşadıysam da, o güçlü kaleminden çıkan her şey beni mutlu etti diyemeyeceğim. Nedeni de, bu kitapta köşe yazılarını toplamış olması. Türkiye üzerine, insanlar ve kaybettikleri üzerine yazdıklarını okudukça yer yer çok üzüldüm, çoğu zaman da tüylerim diken diken oldu. İyi yazarların okurların üzerindeki etkisine bir kez daha şahit oldum. Gerçekten; söz uçar, yazı kalır!
Tırmık'a Tırmık yazarın Tırmık adlı köşesinde yazdıklarına tekrar tırmık atmasıyla oluşmuş. Yıllar yıllar önce yazdıklarını tekrar anıp yeni gözlerle bakıyor onlara. Okur da onunla birlikte farklı tarihlere, yerlere ve duygulara ışınlanıyor. Ben en çok, kaybettiklerinin ardından yazdıklarına saplanıp kaldım. Acısı, satır aralarından gelip benim de göğsüme konuverdi. Ne yaptıysam kovamadım bir süre, öylece kabullendim. Ne çok acılar çektiriyoruz birbirimize şu küçücük dünyada, tekrar tekrar hayret ettim. Sonra dönüp dönüp yazarın hafta sonu kaçamaklarını okudum. Şehirden, kalabalıktan, trafikten ve insanlardan kaçışlarını da pek güzel anlatıyor yazar. Hatta okuduğunuzda canınız çok fena ayva çekecek, haberiniz olsun. Keyifle, içtenlikle okuyun!
Tanıtım yazısı:
"Türkiye'de her 'köşe'nin bir adı olması gerekiyor. Ben Tırmık koydum. Fena olmadı. Gerçi arada bir 'Tenekeci' ya da 'Turşucu' filan der gibi 'Tırmıkçı' diye de çağrıldığım oluyor ama gene de yazdıklarıma uyuyor gibi geliyor bana... Bir kere kediyi çağrıştırıyor. Ama yumuşacık, bakımlı ve uslu bir ev kedisini değil; çöplüğe de, saray mutfağına da dalarken gözünü kırpmayan, arsız ve kopuk bir sokak kedinisini. Yüzü gözü öteki sokak kedilerinden yaralı bereli. Ama öteki sokak kedileri de suratlarında onun tırmık izlerini taşıyorlar. Yakın çevrem, sık sık berbat bir sokak çocuğu olduğumdan yakınır. Eh, bu bağlamda Tırmık uyuyor... Bir gün sohbet, bir başka gün deneme, birkaç gün üst üste fıkra yazmanın, sonra tutup bir yorum döktürmenin, ardından birine kafayı takıp 'polemik'in çatal diline başvurmanın, okuyucuyu bilmem ama yazara hem keyif verdiğini, hem de geniş bir özgürlük tanıdığını biliyorum. Okurdan bu bağlamda bir yakınış gelmediğine göre sürdürmenin de sakıncası yok..."
Böyle diyor Aydın Engin, gazetesindeki Tırmık adlı köşesinde büyük keyifle okunan köşe yazılarını tırmıklamaya başlarken. Tırmık'a Tırmık adlı bu kitabında bu kez kendi yazdıklarını eleştiriyor, sözün kısası bu kez kendine, kendi Tırmık'larına Tırmık atıyor.
Buradan satın alın; Tırmık'a Tırmık - Aydın Engin
Bu kitapla ne içilir: Koca bir bardak soğuk su.
Bu kitapla ne dinlenir: Bir şey dinlenmez. Aydın Engin'in söyledikleri yankılansın kafanızda.
Tırmık'a Tırmık yazarın Tırmık adlı köşesinde yazdıklarına tekrar tırmık atmasıyla oluşmuş. Yıllar yıllar önce yazdıklarını tekrar anıp yeni gözlerle bakıyor onlara. Okur da onunla birlikte farklı tarihlere, yerlere ve duygulara ışınlanıyor. Ben en çok, kaybettiklerinin ardından yazdıklarına saplanıp kaldım. Acısı, satır aralarından gelip benim de göğsüme konuverdi. Ne yaptıysam kovamadım bir süre, öylece kabullendim. Ne çok acılar çektiriyoruz birbirimize şu küçücük dünyada, tekrar tekrar hayret ettim. Sonra dönüp dönüp yazarın hafta sonu kaçamaklarını okudum. Şehirden, kalabalıktan, trafikten ve insanlardan kaçışlarını da pek güzel anlatıyor yazar. Hatta okuduğunuzda canınız çok fena ayva çekecek, haberiniz olsun. Keyifle, içtenlikle okuyun!
Tanıtım yazısı:
"Türkiye'de her 'köşe'nin bir adı olması gerekiyor. Ben Tırmık koydum. Fena olmadı. Gerçi arada bir 'Tenekeci' ya da 'Turşucu' filan der gibi 'Tırmıkçı' diye de çağrıldığım oluyor ama gene de yazdıklarıma uyuyor gibi geliyor bana... Bir kere kediyi çağrıştırıyor. Ama yumuşacık, bakımlı ve uslu bir ev kedisini değil; çöplüğe de, saray mutfağına da dalarken gözünü kırpmayan, arsız ve kopuk bir sokak kedinisini. Yüzü gözü öteki sokak kedilerinden yaralı bereli. Ama öteki sokak kedileri de suratlarında onun tırmık izlerini taşıyorlar. Yakın çevrem, sık sık berbat bir sokak çocuğu olduğumdan yakınır. Eh, bu bağlamda Tırmık uyuyor... Bir gün sohbet, bir başka gün deneme, birkaç gün üst üste fıkra yazmanın, sonra tutup bir yorum döktürmenin, ardından birine kafayı takıp 'polemik'in çatal diline başvurmanın, okuyucuyu bilmem ama yazara hem keyif verdiğini, hem de geniş bir özgürlük tanıdığını biliyorum. Okurdan bu bağlamda bir yakınış gelmediğine göre sürdürmenin de sakıncası yok..."
Böyle diyor Aydın Engin, gazetesindeki Tırmık adlı köşesinde büyük keyifle okunan köşe yazılarını tırmıklamaya başlarken. Tırmık'a Tırmık adlı bu kitabında bu kez kendi yazdıklarını eleştiriyor, sözün kısası bu kez kendine, kendi Tırmık'larına Tırmık atıyor.
Buradan satın alın; Tırmık'a Tırmık - Aydın Engin
Bu kitapla ne içilir: Koca bir bardak soğuk su.
Bu kitapla ne dinlenir: Bir şey dinlenmez. Aydın Engin'in söyledikleri yankılansın kafanızda.
0 comments:
Post a Comment