Çoğumuz, aşkın nasıl bir şey olduğunu kendimiz deneyimlemeden önce kitaplardan, filmlerden, dizilerden öğrenmiştir. Kimimiz aşık olduğumuzda midemizde kelebekler uçacağına, kimimiz ayaklarımızın yerden kesileceğine, kimimiz de gözümüzün başka hiç kimseyi görmeyeceğine inanmıştır. E, kimin aşk tanımına inandığınıza göre değişiyor tabii bu. Ben de Marquez’in usta kaleminden çıkan Florentino Ariza ve Fermina Daza’nın yarım yüzyıllık aşkına inandım işte.
Aşk maşk deyince tabii Kolera Günlerinde Aşk’ı hemen vıcık vıcık, aşkım, bebeğim misali bir roman sanmayın. Fermina, gençliğinde Florentino’yla tanışıp ona aşık olmuş olsa da kitabın başında kendisi Juvenal Urbino ile evli. Fermina ve Florentino 50 yıl sonra bir araya geldiğinde Florentino aşkını ilan ediyor. Ancak Fermina’nın verdiği tepki, adamı evinden atmak olduğu için ancak geçmiş yıllara geri dönmeye başladığımızda anlıyoruz bunun nasıl bir aşk olduğunu...
Kolera Günlerinde Aşk’ta sadece aşk değil, diğer konularda da hayat dersleri var aslında. Zamanın, 50 yıl gibi uzun bir zamanın insanları nasıl değiştirebileceğini görüyoruz mesela. Kendileriyle birlikte ilişkilerinin de nasıl değiştiğini gözlemliyoruz. Zamanın, insanların üzerinde olduğu kadar mekanlar ve kültür üzerinde de önemli bir etkisi olduğunu, insanların kıskançlığa kapıldıklarında neler yapabileceğini, yaşlandıkça ölümden korkar hale gelebileceklerini, yaşlılığın vücut kadar beyni de etkilediğini görüyoruz.
Kolera Günlerinde Aşk, bir sürü şeyi sorgulatacak yanı size. Bir çok “ölmeden önce okunması gerekenler” listesinde boşuna yer almıyor herhalde. Okuyun, sonra bize teşekkür edersiniz. Bu arada kitabın filmi de var ama beş para etmez. O nedenle "filmini izledim, kitabı okumama gerek yok" triplerine girmeyin sakın.
Tanıtım Yazısı:
Kolera Günlerinde Aşk", bırakılmış bir sevgilinin, yeniyetmelik yıllarından başlayarak yaşlılığın alacakaranlığına dek süren yarım yüzyıllık aşkının öyküsü. "Marquez"in, ustalığı, bu öyküyü bir destana dönüştürüyor: aşkın, deli-akıllı, yabanıl-evcil, tensel, romantik tüm biçimlerinin pastoral bir şiirin büyüsüne büründüğü bir destan. On dokuzuncu yüzyılın yirminci yüzyıla dönüştüğü bir zaman dilimini kapsayan bu bitmeyen aşkın gerisinde, çağdaşlaşma çabası içindeki bir toplumun çeşitli yönlerini, özellikle taşra kentsoyluluğunun saçmalıklarını ince bir alayla eleştiriyor yazar. Roman boyunca, aşk acılarının lirik rüzgarlarının esintileri arasında, Marquez'in, insancıl mizahı, sürekli olarak duyuruyor kendini. Bu nitelikleriyle, "Kolera Günlerinde Aşk", Marquez'in başyapıtı sayılan "Yüz Yıllık Yalnızlık"ın yanında tartışılmaz bir biçimde yerini alıyor.
Buradan satın alın; Gabriel Garcia Marquez - Kolera Günlerinde Aşk
Bu kitapla ne içilir: Bitki çayı
Bu kitapla ne yenir: Anane kurabiyesi
Bu kitapla ne dinlenir: Adele - Make You Feel My Love
0 comments:
Post a Comment