Peki, ne var bu hikâyelerde?
- Kırklı yaşlarında kendinden çok daha genç bir yakışıklıya aşık olan bir kadın
- Cinselliğin güç oyunlarıyla, tek adamlıkla, egemenlikle ilgisi
- Ölüme aşık bir kadın, her kadının içinde olan ama ulu orta söylenemeyen, konuşulamayan şeyler
- II. Dünya Savaşı Avrupasının karanlık tarafı
- Birçok kadının erkeklere karşı duyguları hakkındaki gerçeği anlatan “Adam”
Bana biraz Virginia Woolf’u, biraz da Alice Munro’yu hatırlattı Doris Lessing. Bu üç kadın da kendi deneyimlerini ve gözlemlerini kullanarak kadınlara ses vermeye çalışan yazarlar bana göre. Ne dersiniz?
Birbirinden farklı ama bir yandan da benzer bu öyküler hakkında uzun uzun yazmayacağım; kimin hangisine tutulacağı belli olmaz. Sürprizler, heyecan, üzüntü, aşk gibi pek çok duygunun bir arada bulunduğu bu öyküleri acele etmeden, sindire sindire okumanızı tavsiye ederim.
Tanıtım Yazısı:
"Doris Lessing için kişisel yaşamlar, kişisel günahlar, kişisel mutluluklar tarihin birer parçasıdır; o yüzden de Lessing kısa öykülerinde bile yaşadığı dönemin tarihini yazar ve o dönemin vicdanını yansıtır."
-Lorna Sage, Observer-
Eleştirmen Sage'in belirttiği gibi kişisel deneyimlerden evrensel genellemeye açılan Doris Lessing, feministlerin kendisinden beklediği anlamda feminist olmadığını ısrarla vurgulasa da, yine de bütün yapıtlarında şaşırtıcı bir analiz gücüyle kadınları ve onların sorunlarını ön plana çıkardı. İsveç Akademisi de, Lessing'e Nobel Edebiyat Ödülü'nü verirken karar gerekçesinde onun bu özelliğini şu sözlerle vurguladı: "Kuşkuculukla, hararetle ve hayal gücüyle kadın deneyimlerinin destanını yazan yazar."
Usta yazarın bu kitabında herkesin hem kendini bulacağı hem başka ülkelerin insanlarıyla ortak duyguları paylaşacağı öyküler yer alıyor.
(Tanıtım Bülteninden)
Buradan satın alın; On Dokuz Numaralı Oda - Doris Lessing
Bu kitapla ne içilir: Yasemin çayı
Bu kitapla ne dinlenir: Funny Girl'den "You Are Woman, I Am Man"
0 comments:
Post a Comment