İnsanın edebiyat hayatında karşısına tehlikeli kitaplar nadiren çıkar. Huzursuzlığun Kitabı ise benim okuduğum en tehlikeli kitaptı diyebilirim. İnsanı yerine mıhlıyor, içindeki tüm neşeyi söküp atabiliyor. Ancak, benim gibi çoğu zaman yalnızlığı tercih eden ruhlar için tahmin edilmeyecek mutluluklar da verebiliyor. Tüm tehlikesi de burada zaten.
Bu kitap, okudum bitti rafa kaldırayım diyebileceğiniz bir kitap değil. Sehpanızda, mutfak tezgahınızda, yastığınızın yanında, yemek masasında, kitap konulabilecek her yerde en az bir kez duracak. Bazen hiç okumak istemeyeceksiniz, yine de dönüp dolaşıp sayfalarını karıştırmaya devam edeceksiniz. Siz onu okumadıkça da gözünüze batacak. Bilmem kaç tane alıntı yapacak, kaç cümlesini saklayacaksınız... Evde muhakkak bulunması gereken, ne hissedeceğinizi bilemediğiniz, boşluğa düştüğünüz zamanlarda size yarenlik edecek bir kitap bu. Pessoa daha ilk sayfalarında gösterecek size neler yaşatacağını. Ya çok seveceksiniz, ya da içinden çıkamayacaksınız.
Son olarak, Portekiz edebiyatında şöyle bir espri de var; 20. yüzyılın en büyük dört Portekiz şairi kimdir? A. Fernando Pessoa. Yapıtları hakkında biraz araştırma yapınca nedenini anlayacaksınız.
Tanıtım yazısı;
20. yüzyıl Portekiz edebiyatının büyük ismi Fernando Pessoa, sağlığında yayınlanan yapıtları olduysa da, esas olarak ölümünden sonra, yazılarını topladığı sandığın bulunmasıyla ün kazandı. Yaklaşık 27 bin sayfaya yayılan, farklı türlerde eserler veren yazar, bunların büyük bir kısmını kendi adıyla değil, birer yaşamöyküsüyle, kişilikle, hatta edebi duruş ve tarzla donattığı 70 ayrı kurmaca yazarın, dışkimliğin adıyla imzalamıştı; kötü bir Portekizce’yle ilkel doğa şiirleri yazan Alberto Caeiro, pagan dinlere inanan hekim Ricardo Reis, "içinde bir Yunan şairi barındıran Whitman" diye tarif edilen Alvaro de Campos gibi... Bu kurmaca yazarlardan biri olan Bernardo Soares, Pessoa’nın "yarı-dışkimlik" olarak nitelediği, ona çok yakın bir karakterdi ve Huzursuzluğun Kitabı’nın yazarı olarak yaratılmıştı. Soares, gündüzleri bir kumaş mağazasında çalışan, geceleri yağmurun sesinde, ayak seslerinde yalnızlığını duyumsayan bir Lizbonluydu.
Huzursuzluğun Kitabı, kurmaca bir karakterin kendi hayatını anlattığı bir roman olarak görülebilir; ancak yazarla kahramanı sık sık birbirinin yerine geçtiğinden, Pessoa’nın hayatla ilgili kendine ait olan ve olmayan düşünceleri döktüğü, evirip çevirdiği bir denemeler, anlatılar toplamı olarak da kabul edilebilir. Pessoa bu kitap üzerinde 1913’ten itibaren çalışmaya başlamış, ölümüne dek parça parça yazmaya da devam etmişti. Sandık açıldıktan sonra, dağınık metinler bir araya getirilmeye başlandı ve 1982’de Portekiz’de yapıt ilk kez olarak basıldı; daha sonra, yeni bulunan parçaların eklenmesi ve elyazmalarında yanlış okunmuş yerlerin düzeltilmesiyle yeni basımlar yapıldı.
Dünyayı seyretmekle yetinmek isteyen, eylemsizliği en yüce erdem ve gerçek yaşam olarak gören Soares, Pessoa için belki de dünyanın ve yaşamanın ne olduğunu gösteren bir perdedir. Huzursuzluğun Kitabı aynı zamanda, bir edebiyatçının ulaşmak istediği yapıtla kâğıda dökebildiklerinin arasındaki mesafedir de; hayal edilenin soluk, titrek bir sureti, gölgesi olarak kalmaya, kusurlu olmaya mahkûmdur; tıpkı bütün kitaplar ve bütün çeviriler gibi.
Buradan satın alın; Fernando Pessoa - Huzursuzluğun Kitabı
Bu kitapla ne içilir: Sizi ne yatıştırıyorsa onu için.
Bu kitapla ne dinlenir: Bolca klasik müzik
0 comments:
Post a Comment