Michael Cunningham'le ilk tanışmam Saatler ile oldu-- hem kitabı, hem de filmi çok ama çok sevdim. Diğer kitaplarını da ne zamandır istiyordum ve Türkiye'deki yayıncısının CAN olması isabet oldu. Gece İnerken'in başrol oyuncuları orta yaşlı bir çift: Peter ve Rebecca Harris. Dışarıdan bakınca pek çok insanın isteyeceği bir hayat tarzına sahipler. İçlerinde de çok fena değiller yani; her orta yaşlı çiftin karşılaştığını tahmin ettiğim durumlar dışında pek bir dertleri yok. Rebecca'nın 23 yaşındaki kardeşi, takma adı "Mizzy" olan kardeşini saymazsak...
Mizzy, Peter ve Rebecca ile bir süre kalmaya geldiğinde işler biraz sarpa sarıyor. Mizzy yakışıklı, güvenilecek birideğil, eskiden uyuşturucu bağımlısıymış ve üniversiteyi bitirmemiş, "dünya umurumda değil" havasında, aklı havada bir tip. Onun gelmesiyle Peter kendini ve hayatın anlamını sorgulamaya başlıyor.
Cunningham'in anlatımı da biraz Alice Munro'nunki gibi. Artık inanılmaz rutin haline geldiği için yaptığımız pek çok şeyle ilgili ayrıntıları, aklımızdan geçip de başımıza silah dayasalar kimseye söyleyemeyeceğimiz düşünceleri insanın yüzüne yüzüne vuruyor. Mesela:
Ebeveyn olmak, anlaşıldığı kadarıyla, ömrünün sonuna kadar endişelenmek demek.
Veya;
Bir partinin amacı, partiye gidilmiş olmasıdır.
Biraz kafayı boşaltıp, yağlı tablo misali bir anlatımın içine gömülmek istiyorsanız şiddetle tavsiye edilir.
Tanıtım Yazısı:
Amerikalı yazar Michael Cunningham, modern kentlerde yaşamlarını sürdüren bireylerin derin iç çelişkilerini, psikolojik sorunlarını ustaca anlatıyor.
Biri sanat simsarı, diğeri dergi editörü olan Peter ve Rebecca Harris, Manhattan, So-Ho'da yaşayan, kırklı yaşlarda, görünürde mutlu olmak için gereken her şeye sahip bir çifttir. Bir gün Rebecca'ya ikizi kadar benzeyen erkek kardeşi Mizzy yanlarına gelir. Yirmi üç yaşında, uyuşturucu bağımlılığıyla başı dertte, yönünü henüz bulamamış bir ilah kadar güzel Mizzy'nin gelişinden sonra, Peter birlikte çalıştığı sanatçıları, yapıtlarını, kendi kariyerini, kısaca o güne kadar özenle kurduğu dünyasını sorgulamaya başlar. Michael Cunningham'ın Pulitzer Ödülü kazanan ve beyazperdeye de aktarılan yapıtı Saatler gibi, Gece İnerken de, günümüzün yaşam biçimini tekrar tartmamız gerektiğini vurguluyor. Şoklar ve artçı şoklarla devam eden roman, güzelliğin anlamı, işlevi ve aşkın yaşamımızdaki yeri konusunda tartışmalar açıyor. Sonunda, Peter sadece sanatçıların değil, kendisinin, karısının, hatta insanların kendilerini yenilemeleri gerektiğini anlıyor. Yaşamın yeniden yeniden yaratılması şart. Değişmez mutlu sonlar yok. Ama bir tek şey önemli: bağışlamak.
Buradan satıl alın; Michael Cunningham - Gece İnerken
Bu kitapla ne içilir: Kırmızı şarap
Bu kitapla ne dinlenir: Plain White T's - Hey There Delilah
0 comments:
Post a Comment